DİYABETES MELLİTUS (ŞEKER HASTALIĞI)

 

Diyabetes mellitus vücudun şekeri kullanamaması  ya da depolayamaması sonucu kan şekeri düzeyinin yükselmesinden oluşan bir durumdur. Bunun sonucu olarak, kandaki yüksek şeker miktarı atardamarlarla (arter) toplardamarları (ven) birleştiren kılcal damarlara zarar verir. Kılcal damarlardan çok zengin iki organ olan böbrekler ve gözler bu durumdan en fazla etkilenen bölgelerdir.   
 
DİYABET RETİNADA NASIL HASARA NEDEN OLUR?
 
Bazı kişiler diyabetleri olduğunun farkında değildir. Görme bozukluğu diyabete ait retina hasarının (diyabetik retinopati) ilk bulgusu olabilr.
 
Genellikle diyabetin başlamasından sonraki ilk 5 yılda retinopati belirtileri görülmez.
Bir kişi ne kadar uzun süredir diyabet hastasıysa, diyabetik retinopati gelişme şansı o kadar yüksek olur.  Diyabet hastası olan herkes 25 yıldan sonra az veya çok retinopati belirtileri gösterir. Bununla birlikte çok az diyabet hastasında belirgin bir görme azalması olur ve küçük bir hasta miktarı kör olur.   
 
2 ÇEŞİT DİYABETİK RETİNOPATİ VARDIR
 
1- Nonproliferatif retinopati (Arkaplan-background) retinopati
2- Proliferatif retinopati

 
Birinci tipte, retinadaki kılcal damarlarda erken hasarlar başlar.   Bazı kılcal damarlar tıkanır, bazılarıysa mikroanevrizma denilen balon benzeri şişlikler oluşturur. Bu tür kılcal damarlara ait zayıf noktalar retinaya sıvı sızdırarak retinanın kalınlaşmasına neden olurlar.  Bazı kılcal damarlar da yırtılarak retinada kanamalara sebep olur.

 

Nonproliferatif-background retinopati en sık görülen diyabetik retinopati formu olup bütün hastaların %80’inde bu tipe rastlanır. Bu tip retinopati nadiren tam körlüğe neden olmasına rağmen ileri derecede görme bulanıklığına sebep olabilir.  Bazı hastalar renk ayırımları yapamadıklarını bazılarıysa gece görüşlerinin çok azaldığının farkına varır.


Birçok hasta nonproliferatif-background retinopatiden daha ileri derecede bozuk bir safhaya geçmez.  Bununla beraber, bazı hastalarda kılcal damar tıkanıklıkları o denli çok olur ki retinaya yeterli oksijen gitmez. Bu da proliferative diyabetik retinopatiye  neden olur.  Oksijen yetersizliği optik sinirde ve retina yüzeyinde fazladan ve yeni kan damarları oluşmasını tetikler.  Bu yeni damarlar çok kırılgan ve damar duvarından yoksun olduklarından göziçi sıvısına (vitreus) kan ve sıvı sızmasına neden olur.  Bunun sonucu vitreus sıvısı büzüşür ve retina damarlarını ve retinayı öne doğru çeker. Daha sonra büyük göziçi kanamaları ve retinanın ayrılması ve yırtılması ortaya çıkabilir.  
 
Vitreustaki kanamalar görüşte yüzen cisimcikler veya  örümcek ağımsı görüntüler olarak belirir ve sonuçta görüntü bulanıklaşır.  Yoğun bir vitreous kanaması ciddi görme azalmasına neden olabilir.  Bazı durumlarda, vitreous büzüştükçe retinanın normal pozisyonunu bozabilir. Buna retina yırtılması denir. Daha ötesi, eğer retinanın kan akışı ciddi şekilde bozulduysa irisin üzerinde çok miktarda kan damarlarının
oluşmasına sebep olur. Bu durum da ciddi göz tansiyonu hastalığına (glokom) yol açabilir. Eğer vitreous kanamanız olduğunu düşünüyorsanız, bu durumu ciddiye almanız gerekmektedir.

DİYABETİK RETİNOPATİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Bir çok vakada rutin bir göz muayenesinde göz doktoru diyabetik retinopati tanısını koyabilir. Bazı durumlarda floresein angiografi ile daha fazla bilgi edinilebilir.  Bu test retinopatinin varlığını onaylar ve laser tedavisi yapılması gereken bölgelerin belirlenmesine yardımcı olur.  Bu test esnasında hastanın kolundaki damarından floresein boyası verilr. Bu boya kan dolaşımı sayesinde göze ulaşır ve buradaki kan damarlarından geçerken fotoğraflanarak dokunun durumu hakkında bilgi edinilir.
 
DİYABETİK RETİNOPATİNİN TEDAVİSİ
 

Diyabetik retinopatide hastalar temelde 2 nedenle görmelerini kaybederler: Ödem ve kanama.


Non-proliferatif diyabetik retinopatide görmeyi azaltan ana unsur görme merkezi ödemidir. Burada meydana gelen görme merkezi ödemini azaltmada tek etkisi bilinen kanıtlanmış tedavi laser yöntemidir.

 

Proliferatif diyabetik retinopatide görme kaybına neden olan ana unsur ise kanamadır.  Laser tedavisi burada da kanamaları azaltmak ve görmeyi korumak için önemli ve etkisi kanıtlanmış bir tedavi yöntemidir.  Vitrektomi (vitreus sıvısının ameliyatla değiştitilmesi) ameliyatı da şiddetli diyabetik vitreus kanamasında, vitreus içindeki çekintilere bağlı retina yırtılması veya ayrılmalarında çok iyi sonuçların alındığı göziçi mikrocerrahisidir.
 
Bu hastalıkta kullanılan laserler genellikle milisaniye basamaklarında enerji vererek ısıyla yakma etkisi oluştururlar.  Tedavi başlamadan önce hasta laserin önüne oturtulur. Göz anestezik damlalarla uyuşturulduktan sonra gözün üzerine
özel bir kontakt lens yerleştirilir ve laser ışını retina
üzerine odaklanır.  Bazı durumlarda göz doktoru tedavi edilecek bölgeyi fluoresein anjiografiden elde edilen fotoğraflardan yararlanarak belirler. Laser ışını retinanın belli bölgelerine yöneltilir ve hekim laseri ayağı veya parmaklarıyla tetikler.  Işın saniyenin bir bölümünde görülebilir. Laserin ışığı gözün arkasındaki pigmentler ve kan tarafından emilince , ısıya dönüşür ve kanayan damarları pıhtılaştırır ve retinada laser izleri bırakır.  Araştırmalara göre bu yöntem görme kayıplarını neredeyse üçte iki oranında azaltmıştır.

 

Laser tedavisi kanamalı veya görme merkezinde ödemli herkes için uygun olmayabilir  ve araştırmacılar böyle hastalar için yenii ve daha iyi tedavi yöntemleri bulmak çabasındadırlar (örneğin son zamanlarda kullanılmaya başlanılan göz içine anormal kan damarlarını yok edici kimyasal maddeleri enjekte etmek gibi).

 

Proliferatif  Diyabetik Retinopati Hastaları için Laser:

 

Laser proliferative diyabetik retinopatide retinanın yüzeyinde oluşan ve kanamaya eğilimli yeni kan damarlarını yok etmek için kullanılır. Bu damarlar duvarı olmadığı için kolaylıkla çatlayıp vitreous kanamasına neden olabilir. Daha sonra retina yırtılması gibi ciddi hastalıklar da ortaya çıkabilir. Laser bu durumları engellemede çok başarılı bir yöntemdir.  

 

Diyabetik Retinopatide Vitrektomi:

 

Vitreus kanaması belirgin bir bulanıklığa sebep olacak kadar yoğunsa, vitrektomi ameliyatı gerekli olabilir. Bu ameliyat yönteminde cerrahlar güçlü mikroskoplarla gözün içerisine küçük aletler sokarak hem vitreusu hem de kanamayı yok ederler.  
Vitreusun yerine temiz serum sıvısı konur.

 

Ameliyattan sonra hastaların bazlıları görüşlerinde belirli bir iyileşme farkederler; fakat hastaların yüzde yirmisinde kamana tekrar oluşabilir. Bu yüzden ve oluşabilecek diğer olası komplikasyonlar nedeniyle göz doktoru başka bir vitrektomi işleminden önce kanamanın temizlesi için üç ay beklenmesini tavsiye edebilir. Eğer retina yırtılırsa, retinayı onarmak ve görüşü korumak için acil bir vitrektomi gerekli olabilir.

 

Diyabetik Retinopati’den Korunma:

 

Diyabetik retinopatinin ilerlemesinden korunmanın en iyi yolu düzenli, ve kapsamlı göz muayenesidir. Diyabet hastasının her yıl en az bir kere göz muanesinden geçmesi önerilebilir. Daha ileri safhadaki retinopatili hastaların daha sık denetlenme ihtiyaçları olabilir. Görüşlerinde bulanıklık olan hastalar bunu hemen doktorlarına iletmelidirler.

 

Düzenli göz muayenesine ek olarak görme kaybından korunmada en önemli şey kan şekerinin kontrol altında tutulmasıdır. Diabetes Complication Control Trial’ın belirttiğine göre günde üç kez parmaktan yapılacak insülin testleri diyabetik retinopatinin ilerlemesini %76 oranında düşürebilir.